#14 Yürümekle Yollar Aşınmaz, Yürek Aşınır..

O kadar fazla yol yürüdüm ki ayaklarım ahiretten benden şikayetçi olabilirler. Evden kaçıyorsun, çocuksun, işsizsin, paran yok, zaman sanki askıya alınmış. Tabiri caizse 1 saat sanki 1 asır. Sabit durabileceğin ait olduğun bir lokasyon, mekan yok. Oturacak bir sandalye, uzanacak bir çekyat oluyor hayallerin. O yaştaki çocuklar uzay yolculukları yada masalları hayal ederken sen sığınacak bir köşe hayalindesin.  Vakit geçirmek için vuruyorsun kendini yollara. Mesafeleri hayal edebilin diye bir iki örnek vereyim ; Sokullu’dan Kızılay’a , Kızılay’dan Keçiören’e, hooop Anıtkabir’e , oradan Bahçelievler bunlar günlük sıradan rutlar. Yapacak hiç bir şeyin yok. Öyle zannediyorsun, herkes potansiyel tehlike kimseden yardım isteyemiyorsun. Lokantaların önünden geçmemek için sürekli yolumu değiştirirdim. Açsın, yemek kokusu tahrik ediyor. Geceleri daha bir zor hem yürüyorsun , hem zemheri ayaz, hem her gördüğün siren lambasından saklanıyorsun. Boşa geçen bir çocukluğun resmi. Sokaklar çocuk doğurmazlar, sokak çocuğu yoktur. Her adımda inciniyorsun, her geçtiğin sokak hayatına bir iz bırakıyor, her nefesin ömründen gidiyor. Farkına varamıyorsun. Hala sevmiyorum kalabalıkları, yalnızlığın verdiği tuhaf bir huzur var. Sırlarını en iyi yalnızlığın anlar. Birde bu durumun gelecekte psikolojik etkileri var. Araba aldığım günden sonra 100 mt ilerideki markete bile arabasız gittiğim nadir olmuştur. Bilinçaltın sürekli işliyor. Yaraların kabuk bağlasa da izleri silinmiyor.

 

siyah-beyaz-yol

Yollar yürümekle aşınmıyor!! Doğru. Ama yürek aşınıyor, anlamasan da derinlerde izleri kalıyor.